Göbeklitepe, Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin incisi olan Şanlıurfa’da yapılan kazılar sonucu bulunmuş olan tapınak kent merkezinin 18 km kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınlarında bulunur. Kazı yapılan alan 1963 yılında İstanbul Üniversitesi ve Chicago Üniversitesi’nin yüzey çalışmaları sırasında keşfedilmiştir. Şanlıurfa, geçmişten günümüze kadar birçok devlete, dine, etnik kökene ev sahipliği yapmıştır. Önemli ticaret yolu üzerinde olması da bu durumların oluşma sürecine ortaklık etmiş olabilir.
Göbeklitepe ve çevresinde yapılan çalışmalar, araştırmalar ve arkeolojik kazılar sonucu elde edilen bilgiler ile birlikte 12.000 yıl öncesine kadar dayanan bir kültür mirası olduğu ortaya çıkmıştır. Göbeklitepe’de yapılan çalışmalarda yerleşik yaşama geçişle ilgili bildiğimiz bütün bilgileri yeniden değiştirebilecek buluntular ortaya çıkmıştır. M.Ö. 10.000 yıllarına ait olduğu ortaya çıkmıştır ve inanç merkezi olarak kullanıldığı anlaşılmıştır. 80 dönüme tekabül eden bu alan Kültür ve Turizm Bakanlığınca 2005 yılında 1. derece sit alanı olarak ilan edilmiştir.
Göbeklitepe’de yapılan kazılarda bulunan en eski insan heykeli bulunmuştur. Bu heykelde dikkat çeken şey ağzının olmaması arkeologlarca birçok anlamı betimlemiştir. Bazı bulunan dikili taşlarda yılan ağı ve koç motifleri bir arada kullanılmıştır. Koç motifleri Hitit yazılı kaynaklarında ‘her şeyin suçlusu’ olabileceği düşünülmüş, bu motiflerde de aynı anlamı taşıyabileceğini düşünmüşlerdir. O zaman bu dikilitaşlarda, her insan için korkutucu olan ve ‘kötülüğü’ çağrıştıran ‘yılan ağı’, ‘her şeyin suçlusu’ olarak bir dinsel tören tasviri olabileceği düşünülebilir.
Göbeklitepe ve Kadın Figürleri
Bugüne kadar 43 tane dikilitaş bulunmuştur. Tüm şekiller erkeği çağrıştırıyor ve erkek motifleri işlenmiş ‘kadına’ ait hiçbir figür ve simge yoktur. Böylelikle bu yerin yerleşim yeri olma düşüncesi akıldan çıkıp ‘kült merkezi’ olma düşüncesi buluyor arkeologları. (Kült: Tapınma, tapma, din)
Dikkat çeken diğer bir figür ise ‘Turna’ figürüdür. Turna, bildiğimiz üzere su kuşudur ve Antik Dönemde bereket tanrıçası Demeter’in kutsal hayvanıdır. Bu hayvanın ortaya çıkması yani göç ederek gelişi yerleşmenin ve tohum atma vaktinin geldiği gösterir. Bir diğer düşünce ise turna kostümü giymiş bir Şaman da olabileceği. Turnalar tek eşli oldukları için, Göbeklitepe halkında tek eşli yaşamın başladığı söyleyen arkeologlar da vardır.
Bir başka heykelde insan başlı hayvanlar bulunmuştur. Bunun ölümle ilgili olabileceği söylenmekte. Ayrıca kireç taşından yapılma büyük bir halka bulunmuştur. Güneş ve Ay olabileceği konusunda düşünceler haricinde başka hiçbir düşünce yoktur. Bunlar dışında, boğa, tilki, yılan gibi motifler vardır. H sembolünün 90 derece döndürülmüş şekli sütunlarda bulunmaktadır. Yılan sembolleriyle birlikte kullanılmıştır.
Topluca bir değerlendirme yaparsak; Dünya tarihini değiştirecek arkeolojik bir keşfe imza atılmıştır. Kazılarda erkek ve kuş figürleri dışında, yırtıcı hayvanların T bloklarda çoğu yerde kullanılmıştır.( yılan, aslan, tilki, akrep, domuz, leylek, örümcek)
Son olarak, Göbeklitepe içinde bulunan her şey tarihin yeniden yazılmasını sağlamış. Türkiye’de bulunması da ayrıca güzel bir tesadüftür. Böylelikle Turizme büyük bir katkısı bulunmuştur.